Cuma, Ekim 26, 2007

Hasta

Sabaha karşı nöbetçi doktoru uyandırdıklarında hiç hoşuna gitmedi. Genellikle tehlikesiz şizofrenlerin bulunduğu 3. kata inerken hastabakıcıya -Bu sefer ne olmuş diye sordu.

*********

Birinin kalpleri ellerinde, güzel gülüşlerle bir kan denizinde yüzerek yaklaşıyorlar, yeteneklerden, en ve boyun muammen bedele oranından, eskide kalan asaletli hayatlarındaki aristokrat kıvrımlardan, ne ince, ne hoşgörülü birer yılanbalığı olduklarından bahsediyorlar, beyin zarına işleyen dırdırlarında boğulmuş ve artık anlattıklarının silik bir silüeti gibi alkolde yıkanarak sızıyorlar sabaha ve geceye ve sabaha. Tez ve antitezin mutlak gücüne inansak da bu kırılmış oyuncaklardan çıkan tedirgin sesi susturmanın bir yolunu bulsak. Konunun basit özünü anlamak için üretim şekilleri açısından ekmeğin arasına konan uskumruyu incelediğimizde, dibinde birinin ötekini öldürme gücünü görüyoruz ve şaşkınlıkla aynı gücün onu yaratabilme gücü olduğunu da ve bunları nasıl birbirinden ayıracak bir ultra modern filtre yapabiliriz ki şu an cemaziyulevvel 2007 ve hala körlüğünden şüphe edilmez bu yığma cemaatin yer yer bir şarkıcının memeleri üzerine, yer yer bir papazın üçlediği Kabbalacı çıkmazlar üzerine boşalttığı kan ter ve irini seyretmedeyiz. 
Çoğalamıyoruz, asla çok olmayacağız ve daima taşlanarak recm edileceğiz. Bunu neden ben düşünemiyorum diyen öfkeyle yerden koparılmış taşın kutsadığı kardeşleriz biz. 
Biz kimiz? Biz kılıç taşıyanlarız, biz papağanların sıkıcı ahlakını cehenneme gönderenleriz, biz bütün biçimlerinden arınmış aşkın peşinde olanlarız. Hyperborea serinliğinde bir avuç macera severiz ve şüphesiz konakladığımız yüksek yaylalarda çok az ölümlü yaşayabiliyor. Payelerimiz yoktur, rütbelerimiz yoktur, hepimiz eşitiz, hepimiz kardeşiz. Babalarımız bize bir bataklık hediye etmişti ama oradan yükselebilen aklımızın iplerini bağlamayı unuttular, sadece keskin aklın durdurulamaz gücüyle hayatta kalıyoruz, bize ancak ışığıyla yol gösteren öncekilerin cılız sesini dinliyoruz. Kaçan ise henüz özgür değildir, çünkü kendisinden kaçtığı ile koşulludur. Kimse aklımızı bulandıramaz, kimse bizi yolumuzdan döndüremez, her kurduğumuz sistemin zayıf noktasını ellerimizle öldürdük, çizdiğimiz her çemberi uzaktan seyredenleriz, dışardan sert ve mağrur, içerden merhametliyiz. Çünkü anlam usun kendisidir. Tüm insan hallerini geride bırakarak bu yaylada konaklıyoruz. Şimdi doğduğumuz yerden bu kadar ırak ve kendimize bu kadar yakınız, yoldaki hedefin de, yolun da farkındayız. Doğa, insan için yalnızca kendini dönüştürmesi gereken bir başlangıç noktasıdır. İşaretlerle anlaşıyoruz, birbirimizi gördüğümüzde gözlerden çıkan o kısa şimşekle aydınlanan selamlaşmamız kısa sürüyor. Çoğumuzu tarih boyu katlettiler, saklanabilenler, asla yazmadılar, konuşarak aktardılar. Biz gerçeğin peşindeyiz, mürit değiliz, kul değiliz, kimseyi ikna etmek için upuzun kurallar bırakmadık. Döngüyü seyrediyoruz, içinden savrulup çıktığımız her noktasında onları seyrediyor ve tekrar bir yol sunuyoruz, apaçık görülmeyen ve akılla örülmüş çok zor bir yol. 

De te fabula narratur (1).

***********

- Bizimki gene sayıklamaya başladı, durmadan konuşuyor, duvara doğru ileri geri sallanıyor doktor bey.
- İlaçlarını alıyor mu?
- Kontrol ettik, hepsini de alıyor ama nasıl oluyor anlamadık doktor bey.
- Bir ayda bu kaçıncı yahu.

***********

Yalancı ve ikiyüzlü kurallar koyarak güçlü olanın tüm hakları kazandığı bu oyunu görüyoruz. Birlikte yaşamak zorunda olanların elinden alınan kardeşlik duygusunun yerine konan bu çer çöpü görüyoruz, ömür boyu devletsiz, silahsız ve evsiz olarak yürümeye devam edeceğiz. Güçlü olmadığımız için değil, tam tersi olduğu için öteki yanağımızı uzatıyoruz, birini tek bir kelimenin öldürebileceğini görerek susuyoruz, artık susuyoruz.

***********

Doktor hastayla konuşmayı denedi, gençliğinde Lacan bile okumuş, psikiyatri ilmiyle hayli uğraşmış biriydi, ancak birisi, hele bir hasta, onu dinlemedi mi adeta çıldırıyordu. Tek bir derdi vardı önemsenmek, ve buna uymayanlar için yapılacaklar belliydi. 06 Mayıs 2007 de akşam üstü hastaya kısmi lobotomi yapıldı.


Ekler

2 yorum:

berkovsky dedi ki...

kurallar yığılmış önümüze.
hangisine uysak, bir diğerini yıkıyoruz.
"devlet, etrafı duvarlarla örülü bir bağ" idi eskiden.
şimdi bağları koparan, bizi, ikiye bölen, bölündükçe küçüldüğümüz, küçüldükçe kımıldayamaz olduk. devlet açıklarını yeni vergi ve kurallarla kapatmaya çalışırken biz üşüdük.
bu da yetmedi konuşmalarımız arasında reklam aldı. biz konuşurken kanal değiştirdi,inananlarda.
şimdi susuyoruz evet. artık susuyoruz!!!

Kunthar dedi ki...

hiç bir zaman kamuya mal olmadık, olmayacağız!!!