Pazartesi, Temmuz 09, 2007

MÜZİK

Yeryüzünü daha uzaklara bağlayan ve süzülerek kısa bir an anlamamıza yarayan, artık tonların birbirini takibi olmayan, dizilerin, notaların her yerinden keskin matematik çıkan seslerin cehenneme gittiği bir saflık olarak beliren o şeyi siz de gördünüz mü bilemiyorum...
Akışkan bir yükselme, sıradan sinirli yüreğin unutulduğu, acının, nefretin bu insana ait şeylerin defolup yerini hiç bilinmeyen, sanki çok derin bir kaynaktan akan o yepyeni sezgiye bıraktığı an...

Dehşetli bir şey...

Döngü, kırılan zincirden fırlayan keskin bir tını sağ kulağımda patlayarak arkaya doğru yankılanan piyanonun, havayı titreştirerek yaran kısık sesi içinde koyu karanlıkta, kavramlarla, vücuduyla, komşusuyla, deneylerle başı zorda olan insanın bunca araya giren zorlukta anlatamayacağı en özüne ait bu mırıltının, kulakların değil yüreğin ve aklın değil, üzerimizde asılı bir ışıklı alanın içinde havayı titreştirerek katlanan ve her yöne kıvrımlanan izlerinin ardında bitmesin bu an, aslında bunca kısa ama ne uzun bir anlayışın içinden ancak bir hayaleti hissetmek olmalı şarkının adı dediğimde sadece 10 saniye çalmıştım zamanı..

Yardım edenler;
Joannes Chrysostomus Wolfgangus Theophilus Mozart
Pink Floyd

1 yorum:

haberin kimyası dedi ki...

bulutlar arasında saklanıyor tınısı hayatların. kimi zaman şeker pembe, kimi zaman kapkara dehlizler gibi...coşku ise ritmde.